Hayata Açılan Kapımız

Mehmed Niyazi - ZAMAN Tarihçilerimizin pek çoğu sanki yabancıların değirmenine su taşımakla görevlidirler; milli olduklarını iddia edenler bile genellikle sadece askeri ve siyasi başarılarımızdan söz ederler.

Halbuki dönemin ilimlerinde üst seviyede bulunmayan milletlerin askeri ve siyasi başarıları mümkün değildir. Toplumlarda birleşik kaplar kanununun geçerli olduğundan habersiz gençlerimizin şöyle sorularıyla karşılaşıyoruz: “Biz aptal mıyız? Niçin dünya literatürüne geçen bilim adamı yetiştiremedik?” Tabii gençlerimiz Batılıların hoşgörü, tarafsızlık perdesi altında korkunç bağnaz olduklarını bilmiyorlar. Literatürü onlar düzenliyor, istediklerini listeye alıyorlar. Bilim adamlarımız da Batılıların yazdıklarını tekrar ettiklerinden gençlerimiz ceddimizin ilim ve irfanda yaptıklarını nereden bilsinler?

Örnek olarak yirminci yüzyılda adeta moda haline gelen çevreciliği ele alalım. Bildiğim kadarıyla dünyada ilk çevreci Hızır Bey’dir. Aslen Sivrihisarlı olan Hızır Bey’in babaannesinin Nasreddin Hoca’nın kızı olduğu çeşitli kaynaklarda zikredilmektedir. Eğitim ve öğretimini bitirdikten sonra Bursa’daki medreseye müderris olarak tayin edilmekle devlet hizmetine başlar. Edirne’de görev yaptığı sırada II. Mehmed’in huzurunda bir Arap bilginiyle tartışmak zorunda kalır; üstünlük sağlayan Hızır Bey’in bilgisi sultanı büyüler; büyük Hünkar cübbesini çıkarıp Hızır Bey’e giydirir.

Kaynak: http://www.zaman.com.tr/mehmet-niyazi/hayata-acilan-kapimiz_2117121.html