TÜRK OCAKLARI

GENEL MERKEZİ

Çanakkale Zaferi’nden Günümüze

Geçen yüzyıl, Türk yurdunu korumanın bedeli çok ağır oldu. Osmanlı Türk ordusu, egemen olduğu toprakları savunabilmek için çok zorlu mücadeleler verdi. Kafkasya, Yemen, Trablusgarp, Çanakkale ilk akla gelenler… Hele Çanakkale, Türk’ün ölüm kalım savaşı oldu. Müslüman milletlerin hamisi Türk milleti, büyük bir imtihan verdi. 18 Mart 1915, bu imtihanın dönüm noktası oldu. Türk vatanını ele geçirmenin, Türk milletini yok etmenin öyle kolay olmadığını bütün dünya bir daha görmüş oldu. Yüzüncü yılını idrak ettiğimiz Çanakkale Zaferi vesilesiyle bir dosya hazırladık. Dosya editörümüz Doç. Dr. Bahri Ata dostumuza ve yazılarıyla katkıda bulunan akademisyen dostlarımıza teşekkür ediyoruz. Çanakkale filmleri dâhil olmak üzere savaşın farklı yönlerini ve yansımalarını bu dosyada bulabilirsiniz.

 

Türkiye, tarihin derin izlerini her daim yaşıyor. Yüz yıl önce çekilmek zorunda kaldığımız bugünkü sınırlarımızın dışında kalan millet evlatları ve antlaşmalarla tanınan haklarımız sürekli tehdit altında. Batı Trakya ve Rodos Türklüğü, Irak ve Suriye Türklüğü düne kadar aynı devletin vatandaşı ve aynı milletin evladı olarak hayatlarını sürdürüyordu. Bugün Orta Doğu’da çıkan yangın, önce bizi yakıyor. Suriye’de son yıllarda yaşanan siyasi kriz ve iç savaş hâli doğrudan Türkmenleri vurdu. En son, ecdadımızdan bize emanet Süleyman Şah Türbesi etrafında çevrilmeye çalışılan tezgâh hepimizi üzdü. Kamuoyunun bu konudaki bilgisizliğine bir açıklama olmak üzere Prof. Dr. Altan Çetin, bizim için kısa bir özet yazdı; Doç. Dr. M. Akif Okur konunun güncel bir değerlendirmesini yaptı. 2014 Ocak ayında, Suriye konusunda hazırladığımız dosyada ortaya konduğu gibi bu topraklar ve bu insanlar bizim yabancımız değil. Halep Türkmenleri, Osmanlı yıkıldığında yaylalarında kalsalardı bugün Türkiye sınırları içinde olabilirlerdi. Ata yadigârı Süleyman Şah Türbesi, bizim için maddi ve manevi olarak vatan toprağıdır. Türk milliyetçileri bu konuda tavizsiz bir hassasiyet içindedir.

 

Uluslararası siyasi gelişmeler, gün geçtikçe Türkiye için ortaya yeni problemler çıkarıyor. Bunun yanında toplumsal hayatımızda sağlıksız ve tehlikeli olaylar vuku buluyor. Değerlerimizin güç kaybettiğini ve yok olmaya başladığını gözlemlemek, bizi derinden yaralıyor. Toplumun kendiliğinden hayatını devam ettiren iç normları ve iç değerleri kaybolursa insanlar hayvandan aşağı seviyede tehlikeli hâle gelir. Bir de vicdanlarını kaybederlerse tehlikenin boyutu artar. Haber ajanslarına sıklıkla yansıyan vahşet görüntüleri, bu bakımdan hepimizi endişelendiriyor. En son örnek Özgecan cinayetinde yaşandı. Özgecan karşısında hepimiz mahçup bir isyan yaşadık ve korktuk. Biz, oğlunu şehit vermiş bir babanın “Vatan sağ olsun!”; evladı yüz kızartıcı bir suçtan yakalanan ananın “Emzirdiğim süt haram olsun!” dediği bir kültüre sahipken, suça iştirak ve onu örtbas eden anne babaları görmeye başladık. Türk Yurdu olarak milletimizin toplumsal problemlerini de ele almamız gerekir. Konuyu, bu sayımızda Prof. Dr. Hakan Poyraz dostumuz irdeledi.

 

Türk Yurdu bütün önemli tarihlere, yıldönümlerine, memleket meselelerine, düşünce problemlerine, kültürel gelişmelere yetişmeye çalışsa da bu mümkün olamıyor. Seçici olarak bazı dosyaları size sunabiliyoruz. Türk Yurdu ve Türk Ocakları tarihi, bizim doğrudan ilgi ve görev alanımız. Bundan dolayı Millî Kütüphane Başkanlığının, şubat ayında Ankara’da açtığı “Türk Ocağı Koleksiyonu ve Selahattin Ömer Resim Sergisi”ni sizlere sunmak istedik. Kapak fotoğrafında bu koleksiyonun değerli bir parçası olan, Selahattin Ömer’e ait, Kurtuluş Savaşı’nın zaferle sona ermesini anlatan bir suluboya tabloyu kullandık. Bu zaferi, tarihin bütünlüğü içinde Çanakkale Zaferi ile birlikte değerlendirmek gerekir. Zaferlerin verdiği güçle milleti için mukaddes ülkülere yüreğini koyan yiğitlere selam olsun.