TÜRK OCAKLARI

GENEL MERKEZİ

Türk Yurdu Dergisinde Çanakkale Savaşı

Türk Yurdu dergisi, Çanakkale Savaşı esnasında yayımlanmaya devam etmiş ve bu amansız savaşı, hem muhabirleri aracılığıyla takip etmiş hem de kahraman askerlerimizin ve onlara cephe gerisinde destek olanların maneviyatını yüksek tutacak şiir, hikâye vb. metinler yayımlamıştır. Bu haber, şiir, hikâye vb. metinler, savaş ortamının sıcaklığını ve ruhunu aksettirmeleri bakımından önemli ve dikkat çekicidir.

Aşağıdaki haber metni, her sayıda Türk dünyasından haber ve olaylardan bahsedilen “Türklük Şuûnu” başlığı altında, 1 Nisan 1915 tarihli 80. sayıda yer almıştır: [1]

“Çanakkale Müdafaası: 5 Mart tarihiyle intişar eden geçen nüshamızda 1330 senesi vekayiini hatırlarken diyorduk ki: ‘Çanakkale Boğazı önüne toplanmış en kuvvetli bahrî devletlerin birçok drednot ve süper drednotları geçen senenin son iki haftasını adam büyüklüğünde binlerce mermi atmakla geçirdikleri hâlde ne askerî, ne de siyasî hiçbir ciddî neticeye vâsıl olamadılar.” Bu yazımızın basılıp çıktığı gün, meğer düşmanlarımız Çanakkale önünde istediklerinin, beklediklerinin tamam aksi neticeye vâsıl oluyorlarmış: Dört beş zırhlılarını batırtarak, sekiz on harp gemilerini hasara uğratarak, kalelerimiz önünde mağlûp ve münhezim ric'ate mecbur oluyorlarmış. "Martta vukua gelen Çanakkale Muharebesi, netâyici itibarıyla Cihan Harbi'nin bahrî muharebeleri arasında birinci derecede mevki tutanlardandır; asr-ı hâzırın Osmanlı tarih-i harbinde sevinç ve iftiharla okunacak sahifeleri işgal edecektir; Çanakkale müdafaası Plevne müdafaasıyla bir sırada zikrolunacaktır. Çok zayiat, büyük bir adem-i muvaffakiyetle ric'ate mecbur olan İngiliz-Fransız donanması, ric'atten beri, on gündür, henüz ikinci bir taarruza kalkışmadı; eksiklerini doldurmak, hasarını tamir etmek, belki de karaya asker ihracı için asker devşirmekle meşguldür. Anûd düşman, ağleb ihtimal, talihini bir daha denemeye teşebbüs edecektir. 5 Mart Muharebesinde, payitahtın cenup kapısını müdafaa eden kahraman askerlerimizin kıymet-i maneviyesi, göğüslerimizi sürür ve iftihar ile şişirecek surette tezahür etti. Askerimizin hep o, üstlerine cehennem yağsa yine hiç aldırmaksızın ancak top ve tüfengin mermisini hedefine isabet ettirmeyi düşünen Silistre ve Plevne kahramanlarının lâyık evlâdı, o korkmak nedir bilmeyen Osmanlılar olduklarını gördük. Bugünkü Kale-i Sultaniye müdafîlerinin Krupplarını kullanmaktaki maharetleri, Koca Köprülü'nün balyemez topçularının maharetinden farksız olduğunu anladık. İkinci hücumu havf ve telaşsız bekleyebiliriz.” (Türk Yurdu, Y: 5, S: 80, 19 Mart 1331/1 Nisan 1915, s. 97).

Aşağıdaki şiir de aynı sayıda yayımlanmış ve şairi yazılmamıştır.

ÇANAKKALE GÜLLELENİRKEN

Ey bir zaman ölü yurdu dirilten kız! Ey Jeanne d'Arc!

Ey müstevli korsanların eliyle

Ateşlere yanan müncî! Bugün, bak ne büyük fark,

Katillerin milletinle el ele!..

Fransa'ya bir destan kazandıran Napolyon!

Saint Aelen'in ey muazzam sürgünü!

Fransızlar unuttular artık, kimdir Wellington

Envalid'den uzan, seyret bu günü.

Moskova'nın yangınında yüreğini ısıtan

O kahraman askerin evlâdı

Vücuduyla Avrupa'nın çehresini karartan

Vahşîlerin kan lekeli eteğine sarıldı...

Yavuz Selim oğlu büyük Türk Hakanı Süleyman!

Uzat biraz cennetinden başını.

Şarlken'in ordusunun arkasında, bu hüsran

İle yanan gözlerinin yaşını

Akıtarak sürüklenen Francois! Senin de

Başın azıcık mezarından uzansın.

Birinizin içi yansın bu küfranın önünde,

Birinizin nazarları utansın...

Milletlerin tarihine biz yabancı değiliz,

Biliriz ki minnettarlık genç ölür!

Zararı yok, âcizlere destek olan elimiz

Düşmanlara bir pençedir, bilekleri bükülür...

Ey düşmanlar! Hırsınızla ruhunuzu bileyin,

Toplarınız saçsın ateş ve demir;

Onlar bizi kızıştırır... Yalnız şunu belleyin:

Çanakkale Sivastopol değildir!

İstanbul'un kilidini kurcalayan elleri

Kırmak için bekliyoruz, geliniz;

Türk'ün azmi bir süngüdür, başınızı ileri

Uzattıkça ona çarpıp deliniz!

Beş bin yıllık ırkın oğlu, korkusuz bir milletiz;

Her hücuma gerilidir göğsümüz.

Düşmüşlere el uzatan, ölüye can veren biz

Canımıza kastedene affetmeyen ölümüz!..

15 Mart 1331/28 Mart 1915

(Türk Yurdu, Y: 5, S: 80, 19 Mart 1331/1 Nisan 1915, s. 91)

 


[1] Haber metni ve şiir, 1911-1931 yılları arasındaki sayıların Arap harfli olanlarını da Latin harflerine aktararak 1998-2001 yıllarında yayımlayan TUTİBAY Yayınlarından alınmış ve yazıların imlasına müdahale edilmemiştir.