Türkiye’nin asırlık sivil toplum kuruluşu, Türk milliyetçiliğinin çınarı Türk Ocakları, 46. Olağan Büyük Kurultayı’nı gerçekleştirdi.

Türkiye’nin asırlık sivil toplum kuruluşu, Türk milliyetçiliğinin çınarı Türk Ocakları, 46. Olağan Büyük Kurultayı’nı gerçekleştirdi. Tarihî Türk Ocakları Binası’nda gerçekleşen Kurultay’a katılım yoğundu. Türkiye’nin dört bir yanından gelen Türk Ocakları şubelerinin delegelerinin yanı sıra Merkez Yönetim Organları, kurullar ve Türk Dünyası’ndan gelen pek çok önemli misafir Kurultay’da yerlerini aldılar. Açık alanda Mehter Takımı gösterisi ile misafirlerin karşılanmasının ardından, Türk Ocağı Salonu’nda Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı orkestra tarafından  konser verildi. Kurultay’ın açılış konuşmasını Türk Ocakları Genel Sekreteri Prof. Dr. Emrah ŞENEL yaptı. Ardından Genel Kurul delegelerinin takdiriyle Divan Kurulu Başkanı Prof. Dr. Yusuf SARINAY, Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Alparslan DEMİR, Yazman Dr. Turgay DÜĞEN ve Üye Burak CANDAŞ olmak üzere Divan Kurulu teşekkül etti.

Divan Başkanı Prof. Dr. Yusuf Sarınay’ın konuşmasının ertesinde gündem maddeleri açık oylamayla kabul edildi. Daha sonra Türk Ocakları Genel Başkanı Prof. Dr. Mehmet ÖZ konuşmalarını yapmak üzere kürsüye davet edildi. 

ÖZ, Genel Kurul’u selâmladıktan sonra özetle şunları ifade etti:

“Kurucularımızı, 190 Tıbbiyeli’yi ve o günden bu zamana bu Ocak’a hizmeti geçip rahmet-i Rahman’a kavuşan büyüklerimizi saygı ve minnetle anıyoruz. 2019 Kurultayından bugüne kadar gerek korona virüsü salgını yüzünden gerekse sair sebeplerle aramızdan ayrılan büyüklerimizi ve gönüldaşlarımızı; Türk Ocaklarının hamisi ve hadimi İdris Yamantürk, eski genel başkanlarımızdan Sadi Somuncuoğlu, Türkçülük davasının ve Türk Ocağı’nın mümtaz şahsiyetleri Yücel Hacaloğlu, Alaattin Korkmaz ağabeylerimiz, Erol Dok arkadaşımız, Hasan Onat Hocamız, Muğla şube başkanımız Hüseyin Akar ve diğer başkan ve üyelerimizi rahmetle anıyoruz. 

Bugün, özellikle 2017’den bu yana Doğu Türkistan’da 21. yüzyılın en büyük soykırımı yaşanmakta; bir tarih, bir kültür, bir halk âdeta yok edilmektedir. Dünya Türklüğünün mazlum unsurlarının başka odakların istismarları ve zulümleri kıskacından kurtulmaları, ancak Türk devletlerinin bir dünya gücü hâline gelmesiyle mümkün olabilecektir. Bu çerçevede bilhassa Doğu Türkistan’da yaşanan zulme ne yazık ki bugün olması gereken tarz ve üslupta karşı çıkılamıyor. Hâlbuki Çin’in Kuşak ve Yol projeleri bakımından Türk ülkelerinin toprakları hayati önem arz ediyor. Türk devletleri birlikte
hareket ettiği takdirde Çin’i, kendi çıkarlarının da Doğu Türkistan’da yaşayan kardeşlerimizin hukukuna riayetten geçtiği konusunda ikna edebilecek kapasite ve imkânlara sahiptirler. Yine belirtmek gerekir ki, Türkiye Türkleri olarak Doğu Türkistan’dan Kırım’a ve Balkanlara, Libya ve Kuzey Afrika’dan Türkmeneli’ne ve İran’a, Afganistan’a uzanan alanlarda yaşayan, bir kısmı dillerini kaybetse de Türklük şuuruna sahip bütün kardeşlerimizle ilgilenmek zorundayız.

Doğu Akdeniz’de Antalya Körfezi’ne sıkıştırılmak istenmemiz karşısında önce kararlı bir duruş ortaya koyduk, bilahare uluslararası dengelerin de etkisiyle bu meseleyi bir nevi askıya aldık. Ancak Türkiye’nin bu alandaki çıkarlarına karşı oluşabilecek tehditleri bertaraf etme irade ve kapasitesine sahip olduğu muhakkaktır.

Türkiye’nin on yılı aşkın bir süredir karşı karşıya olduğu düzensiz göçmenler ve sığınmacılar meselesinin artık kalıcı hâle geldiği, bu şekliyle devam ederse Türkiye için ciddi bir beka meselesi hâlini alacağı konusunda haklı ve ciddi kaygılar artmaktadır. Bu gelişmelerin, bir zamanlar Türkiye’ye “Yeni Osmanlı” vaadi gibi kimilerimize cazip gelen bir havucu sunan çevrelerin Türkiye’nin mevcut sınırlarında çok uluslu bir yapı oluşturarak ileride bölüp parçalama, en azından kargaşa içinde bir ülke hâline getirme projesi çerçevesinde gerçekleştiği görüşünü sadece bir komplo teorisi saymak artık gerçekçi değildir. Bu durum, Türkiye’nin beka meselesinin en önemli unsurlarından biri hâline gelmiştir. Bu arada şunu da belirtelim: Bazı çevreler Türkiye’nin göçmen ülkesi olduğundan, Türklerin de buraya muhacir olarak geldiğinden dem vuruyor. Unutulmasın ki, Türkler daha önceki yüzyıllarda da gelip iz bıraktıkları bu toprakları; 11 ve 12. Yüzyıllarda Doğu Roma’nın himmetine sığınan mülteciler olarak değil fatihler olarak yerleşip vatanlaştırdılar. 19. Yüzyıldan Millî Mücadele dönemine uzanan süreçte ise Osmanlı Devleti’nin kaybettiği topraklardaki tebaası olan Müslüman unsurlar elde kalan topraklara göç ettiler. Dolayısıyla bu göçlerin ne Suriyeli sığınmacılar olayı ne de düzensiz göçmenler meselesi ile benzerliği vardır. Şunu vurgulamak gerekir ki Türkiye’nin karşı karşıya olduğu mesele, “ensar-muhacir” veya “savaştan kaçan mazlumlar” söylemleri ile izah edilebilecek boyutların çok ötesine geçmiştir. Hiçbir ülke, beş on yıl içinde nüfusunun yüzde 10’una, önümüzdeki beş on yılda da yüzde 15-20’sine tekabül edecek yabancı unsurları hazmedemez. Eğitimden sağlığa ve istihdama uzanan sorunları bir yana bu nüfusun millî güvenlik ve toplumsal asayiş bakımından yol açtığı ve açacağı sıkıntılar çok büyüktür. Sığınmacıları ve düzensiz göçmenleri ekonomik alanda kayıt dışı ucuz iş gücü olarak gören çevreler ülkenin millî bünyesinde meydana gelen tahribatı umursamayabilir ama devleti yönetenler buna kayıtsız kalamaz. Bugün Suriye ile masaya oturularak meselenin hallinin zamanı çoktan gelmiş de geçmiştir. Diğer düzensiz göçmenler konusunda ise İran sınırının denetim altına alınması ve İran yönetimine bu konuda izlediği politikanın bedelinin olacağı mutlaka anlayacağı dilden anlatılmalıdır.

Nitelikli nüfusumuzun eğitimi kadar istihdamı ve ülkesiyle olan bağları konusu da önem arz eder. Son yıllarda yetişmiş gençlerin yurt dışında yaşama tercihlerinin artması veya en azından yapılan araştırmalarda bu eğilimin bariz şekilde kendini göstermesi, üzerinde ciddiyetle durulması gereken bir konudur. 2021 yılında 18-25 yaş aralığında, Türkiye’nin tamamını temsil eden 28 ilde Z kuşağından 3 bin 243 genç ile yapılan bir araştırmaya göre; katılımcıların yüzde 72,9’u, imkânları olsa başka bir ülkede yaşamak istediğini belirtiyor. Bununla birlikte bu gruptan önemli bir kesim, “Keşke Türkiye düzelse de başka bir ülkeye gitmek zorunda kalmasam.” şeklinde de düşünce belirtiyor. Ayrıca katılımcıların dörtte biri, ne olursa olsun Türkiye’de yaşamak istediğini söylüyor. Bu, gerçekten de çok düşündürücü bir tablo.

Aziz Ocaklılar, Değerli Misafirler, Türk Ocakları, bugün 87 şube, 9 yurt dışı, 6 yurt içi temsilciliği ile hem yurt içinde hem de Türk dünyasının bazı bölgelerinde faaliyetlerine devam etmektedir. Türk Ocakları Azerbaycan (Bakü) Şubesi faaliyete geçti, Kerkük’te, Telafer’de, Makedonya’da
 emsilciliklerimiz var. Son olarak Kosova’da bir temsilcilik açtık. Ramazan ayı ve Kurban Bayramı başta olmak üzere çeşitli vesilelerle Afganistan’da, Kırım’da, Gagavuzya’da, Kosova’da, Makedonya’da, Suriye’de, Irak’ta, Kafkasya’da soydaşlarımıza yönelik yardımlarda bulunuyoruz. Bizim bu coğrafyalarda yaptığımız işin esası, bayrak göstermek, oralardaki kardeşlerimize yalnız olmadıklarını hissettirmektir. İnşallah önümüzdeki yıllarda Türk milletine hizmet yolunda gerek asli görev alanımız olan kültür sahasındaki faaliyetlerimizle gerekse sembolik açıdan Türk birliği ülküsünü nesilden nesile aktarmaya matuf yardım çalışmalarımızla Türk’ün Ocak’ını harlamaya, onun sıcaklığını bütün Türk yüreklerinde ve yurtlarında hissettirmeye devam edeceğiz. Bu duygu ve düşüncelerle hepinizi saygı ve muhabbetle selamlıyor, Kurultayımızın hayırlara vesile olmasını diliyorum. Bu kutlu yolda Tanrı yâr ve yardımcımız olsun.”

Genel Başkan Prof. Dr. Mehmet ÖZ’ün konuşmasının ardından Divan Başkanı Yusuf Sarınay’ın davetiyle Türk Ocakları Şeref Genel Başkanı Nuri GÜRGÜR kürsüye geldi. Nuri GÜRGÜR konuşmasında, Türk Ocaklarının kurulduğu şartlara değindikten sonra Türk milliyetçilerinin hayal denilen ülkülerinin zaman içinde gerçekleştiğini, 12 Eylül rejiminin idamla yargıladığı merhum Alparslan Türkeş'in 1990'larda bağımsızlığına  kavuşan Türk devletlerinin temsilcilerinin bir araya geldiği kurultaylara önderlik ettiğini vurguladı.

Ardından Türk Ocakları şube başkanları şu sıralamayla kürsüye gelerek konuşmalarını gerçekleştirdiler: Azerbaycan Türk Ocağı Başkanı Akif AŞIRLI, Telafer Türk Ocağı temsilcisi Abdülgani EFENDİOĞLU, Kahramanmaraş Türk Ocağı Başkanı Av. Kemal YAVUZ, Samsun Türk Ocağı Başkanı Prof. Dr. Serkan ŞEN, Denizli Türk Ocağı Başkanı Prof. Dr. Turgut TOK, Kastamonu Türk Ocağı Üst Kurul Delegesi ve Kastamonu Belediye Başkanı Galip VİDİNLİOĞLU, Mersin Türk Ocağı Başkanı Dr. Ünal KILIÇ, Osmaniye Türk Ocağı Başkanı Mehmet ÇETİNKAYA, Burdur Türk Ocağı Başkanı Doç. Dr. Himmet BÜKE, Türk Ocakları Danışma Kurulu Üyesi Hüsnü POYRAZ, İstanbul Türk Ocağı Başkanı Dr. Cezmi BAYRAM, Erzurum Türk Ocağı Başkanı Av. Nizam IŞIK, Kars Türk Ocağı Başkanı Dr. Dinçer ATAY, Yozgat Türk Ocağı Başkanı Nefise YÜKSEL, Kahramanmaraş Delegesi İzzet SARGIN, Salihli Türk Ocağı Delegesi Ersin AYBAR,Eskişehir Türk Ocağı Delegesi Ahmet VURAL.

Şube başkanları ve delegelerin konuşmalarının ertesin denetleme raporunu Genel Kurul’a sunmak üzere kürsüye Genel Merkez Denetleme Kurulu Başkanı Av. Leyla Sarısoy davet edildi. 

Sonrasında Faaliyet raporu, denetleme kurulu raporu ve mali rapor ayrı ayrı oylamaya sunuldu. Yapılan ayrı ayrı oylama sonucunda faaliyet raporu, denetleme kurulu raporu ve mali rapor ittifakla ibra edildi.

İbra işleminin ardından 2022-2024 yılları tahmini bütçesi Türk Ocakları Genel Muhasibi İrfan KAYA tarafından sunuldu. Bütçe, açık oylama neticesinde ittifakla kabul edildi.

Merkez Yönetim Kurulu ve Denetleme Kurulu Asıl ve Yedek üyelerinin seçiminin açık oylamayla yapılması önergesinin Divan Kurulu tarafından Genel Kurul’a sunulması ve önergenin oybirliğiyle kabul edilmesinin ertesinde kurul üyeleri listesi şu şekile nihayetlendi:

YÖNETİM KURULU ASIL ÜYELER
Prof. Dr. MEHMET ÖZ
Prof. Dr. MEHMET ŞAHİNGÖZ
Prof. Dr. AYŞE FİLİZ YAVUZ
Prof. Dr. EMRAH ŞENEL
İRFAN KAYA
Dr. İBRAHİM ATABEY
Prof. Dr. İHSAN KALENDEROĞLU
MUSTAFA ASIM MUTLU
Dr. ESABİL EKER
Doç. Dr. YUSUF GÜNAYDIN
FATİH AKMAN
 
YÖNETİM KURULU YEDEK ÜYELER
 EYÜP AVCI
SEZGİN KARASU
Doç. Dr. ÜMİT YAVUZ MALKAN
ÖZLEM DURU
MEHMET YILDIRAN
SADETTİN ERBAŞ
ALPEREN ULUER YAŞAR
MUSTAFA ÇAĞRI PEKER
RÜŞTÜ KAYA
SELMAN KÜRŞAT BALCI
ADNAN ERDEM
 
DENETLEME KURULU ASIL ÜYELER
AZİZ KÂMİL YILMAZ
Av. SANÇAR SEFER SÜER
MEHMET GÜLSÜN 

DENETLEME KURULU YEDEK ÜYELER 
MUSTAFA NAZİF YILDIZ
İBRAHİM ŞAHİN CEYLAN
DİLAY NAKIŞ

Oylama sonrası yeni seçilen yönetim kurulu adına Türk Ocakları Genel Başkanı Prof. Dr. Mehmet ÖZ konuşma yapmak üzere kürsüye geldi. Başta Genel Kurul delegeleri, Türk Dünyası’ndan gelen misafirler ve Divan Kurulu’na teşekkür etti. Türk Ocakları 46. Olağan Büyük Kurultayı sona erdi.