TÜRK OCAKLARI

GENEL MERKEZİ

KAZAKİSTAN OLAYLARININ ARDINDAN

“Türk Keneşi”nin “Türk Devletleri Teşkilatı”na dönüşmesi, Türklerin birliği yolunda önemli bir adımdı ama yolun uzun, ince ve çetin olduğu biliniyordu. 1990’lardan günümüze uzanan süreçte çok sıkıntı ve kesinti ile gelinmişti bu güne. Türkistan ve Kafkasya’nın Rus Çarlığı döneminden beri yaşadıkları, oluşmuş girift ilişkiler, Çin’in yükselişi, ABD ve Batı’nın çıkarları vb.nin yanında, belki en az onlar kadar önemli olarak Türk devletlerinin iç meseleleri, iktisadi, sosyal ve askerî kapasiteleri, pek çok etkenin rol oynadığı bir ortamda alınan mesafe önemli idi. Ancak sözünü ettiğimiz faktörlerin, süreci kesintiye veya duraklamaya uğratma ihtimali de her zaman vardı. Nitekim çok geçmeden Kazakistan’da yaşanan olaylar; sebepleri ve saikleri ne olursa olsun, Türkiye’ye ve Türk devletlerine birlik yolunda attıkları adımlarda sınırlarını hatırlatmak için kullanıldı. Nitekim BBC Türkçe Servisinin 13 Ocak 2022 tarihli bir haber yorumunda, “Kazakistan'da son günlerde yaşanan olaylar, Türkiye'nin Orta Asya'daki Türki cumhuriyetlerle daha yakın bağlar kurma arzusunun sınırlarını gösterdi.” ifadesi yer almaktaydı.

Hadiselerin çıkışında dış güçlerin mi içerdeki iktidar mücadelesinin mi etkili olduğu ilk günlerde tartışıldı. Hâlâ geleneksel cüz yapısının ve bunları oluşturan boylar arasındaki nüfuz mücadelesinin etkilerinin var olduğu, ülkeyi genelde Ulu (Büyük) Cüz’e bağlı klanların mensuplarının yönettiği Kazakistan’da, olaylar Kiçi (Küçük) Cüz bölgesinde 2 Ocak 2022’de LPG (sıvılaştırılmış gaz) fiyatlarının artışına tepki olarak başladı. Fiyat artışlarına tepki, yönetici kesimin yolsuzlukları ile birleşti ve kanlı olaylar meydana geldi. Cumhurbaşkanı Tokayev, tepkileri yatıştırmak için bir dizi tedbiri uygulamaya koydu. Reformlara devam edileceği sözü veren Tokayev, Bakanlar Kurulu’nu görevden alarak yeni Başbakan atadı. LPG fiyatları düşürüldü, demokratik seçimler vaat etti ve ekonomik açıdan vatandaş lehine bazı adımlar attı. Buna rağmen olaylar yatışmayınca Kazakistan’ın üyesi olduğu Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü’nden (KGAÖ) yardım isteyen Cumhurbaşkanı Tokayev o dönemde ülke dışından gelen teröristleri suçlamaktaydı. Kurulduğu tarihten beri pek bir etkinliği olmayan KGAÖ’nün bu olaylar vesilesiyle gündeme gelmesi, Rusya’nın Kazakistan’daki etkisini arttırmasının yanında Tokayev yönetiminin Rusya’nın desteğini sağlaması şeklinde de yorumlandı. Kimi analistler, olayların esas itibarıyla eski Cumhurbaşkanı ve Türk Devletleri Teşkilatının aksakalı Nursultan Nazarbayev ve taraftarları ile Tokayev arasındaki güç mücadelesi olduğunu, neticede Nazarbayev’in tasfiyesi ile sonuçlandığını ileri sürüyorlar.

Olayların bastırılmasından kısa bir süre sonra KGAÖ güçlerinin ülkeyi terk etmeye başladığı açıklandı. Bu süreçte Cumhurbaşkanı Tokayev kontrolü sağladı. 2019’da devlet başkanlığını Tokayev’e devreden Nazarbayev, birtakım yetkileri elinde bulundurmaya devam ediyordu. Bu olaylar başladıktan sonra önce fiilen sonra da yasal olarak bu yetki ve görevlerine son verildi. Kazakistan Parlamentosunun üst kanadı olan Senato, Nazarbayev'in Kazakistan Halk Meclisi ve Güvenlik Konseyindeki ömür boyu başkanlık görevlerinin kaldırılmasını öngören yasa tasarısını onayladı. Olaylardan uzun bir süre sonra görüntülü bir açıklama yapan Nazarbayev de ülkede iç çekişme olmadığını söyleyerek halkı Cumhurbaşkanı Tokayev ve Hükûmet etrafında birleşmeye davet etti. Nur Otan Partisinin genel başkanlığına yeniden seçilen Kasım Cömert Tokayev de eski Cumhurbaşkanı’nın katkılarının altını çizen bir konuşma yaptı ve özellikle Nazarbayev'in ülkenin başkentini güneyden kuzeye taşıma kararının Kazakistan'ın güvenliği ve jeopolitik tutumu için büyük rol oynadığını vurguladı: "Birinci Cumhurbaşkanı’nın tarihî görevlerini unutmayalım. Olası yanlış hesaplamaları, ülkemizin gelecekteki liderlerine bir uyarı olarak bırakalım. Sonuçta, objektif ve dürüst olmalıyız. Geçmişini karalayan bir milletin geleceği olmaz." Bununla birlikte Tokayev, ülkede geçmişte yaşanan yolsuzluklar ve gelir dağılımındaki adaletsizlik gibi konularda gerekeni yapmayan eski hükûmeti de eleştirerek şunları ifade etti: “Hükûmet, sosyal ve ekonomik durumun ciddi bir şekilde kötüleşmesine izin verdi. Talimatlar, planlar, hedefler sıklıkla kâğıt üzerinde kaldı.”

Kısacası Kazakistan’da, 30 yıl boyunca dikkatli bir şekilde yürütülen millî siyasete rağmen yolsuzluklar ve kayırmacılığın da etkili olduğu sosyal tepkiler, sancılı bir liderlik değişim sürecini de beraberinde getirdi.

Kazakistan, sahip olduğu geniş toprakların, jeopolitik konumunun yanında enerji kaynakları ile de son derecede önemli bir ülke. Bağımsızlığını kazandığı dönemde nüfusunun yüzde 40’a yakını Rus iken bugün bu oran yüzde 20’ye düşmüş, ülkenin Kazak nüfus oranı artmıştır. Nursultan Nazarbayev, dengeli siyasetiyle Türk Konseyinin kuruluş ve gelişmesinde ve nihayetinde Türk Devletleri Teşkilatına dönüşmesinde liderlik yapmıştır. Türkiye ile Rusya arasında yaşanan uçak düşürme krizinden sonra ilişkilerinin düzeltilmesi için Ankara’ya geldiğinde, onu kalacağı otelde karşılayan sivil toplum kuruluşları temsilcileri arasındaydım. “Türkiye’nin düşmanlarını azaltmak, dostlarını çoğaltmak için geldim.” demişti. Daha sonra Suriye meselesinde Türkiye, Rusya ve İran arasında Astana Platformu’nun oluşturulmasında rol oynamıştı.

Nazarbayev’in, Kazakların tarihi ve kimliğine yaptığı vurgu ile ülkesine millî şuur kazandırırken aynı zamanda Türklük üst kimliğinin bütün Türk topluluklarında yerleşmesi için sarf ettiği çaba da iyi bilinmektedir. Kazak Hanlığı’nın kuruluşunun anılması (Bu konudaki toplantılardan birini, mensubu olduğum Hacettepe Üniversitesinde yapmıştık.) ve Hunlardan İskitlere uzanan geçmişe yapılan atıflar, Kazakların büyük Türk tarihi içerisinde yer aldığını gösteren katkılardı. Ortak Türk Tarihi kitabının Kazakistan’da bulunan Türk Akademisi tarafından hazırlanması da aynı amaca yönelikti.  Döneminde yapıldığı ifade edilen yanlışlar veya akrabalarının yolsuzlukları gibi hadiseler, Nazarbayev’in bu tarihî rolünü gölgelememelidir. Onun Türklük konusundaki hassasiyetinin bir benzerini, Millet Kütüphanesi’nin açılışında konuşan Özbekistan Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev’de de müşahede etmiştik. Temennimiz ve inancımız odur ki bundan sonra da Kasım Cömert Tokayev liderliğinde Kazakistan, bu istikamette yürüyüşüne devam etsin. Latin alfabesine geçiş ve Kazak Türkçesinin kullanımında gelinen noktadan geri adım atılmasın.

Türk milleti ve Türk Devletleri Teşkilatı açısından kardeş Kazakistan’ın birliği ve istikrarı son derecede önemli ve hayatidir. Çok geniş ve zengin kaynaklara sahip bir ülkenin, büyük güçlerin iştahını kabartması normaldir. Önemli olan, haricî etkenlerden ziyade ülkenin iç bütünleşmesi ve istikrarını sağlamaktır. Türk devletleri de birbirilerinin sıkıntılı anlarında dayanışma içinde olmalıdır. Yıllarca totaliter bir rejimde yaşamış toplumların kısa sürede demokratik bir sistemi gerçekleştirmesi gerçekçi değil. Hele bu ülkelerde kabile, ırk veya milliyet bakımından farklı unsurlar var ve bunlar arasında ekonomik açıdan da derin uçurumlar bulunuyorsa bu daha da zordur. Onun için yapılacak şey, Tokayev’in de vurguladığı gibi, göstermelik veya makyaj şeklinde değil, esaslı reformların yapılmasıdır. Kardeş Kazakistan’ın, Kara Ocak olarak aldandırılan bu badireden ders alarak iç bütünleşmesini sağlamak için daha önce yapılan müspet uygulamaları ihmal veya terk etmeksizin yeni atılımlar gerçekleştirmesini dileriz.