Bilmem Kaçıncı Leyla

“Birer birer düşen cemreler sonrası
Kırkikindiler doğmaya başladı
Kokusu, bereketli sofralar gibi ezan sonrası…”

Saçlarından sürüklendi Leyla
Çıkardığı günün ucundan
Allı pullu gelinliğini
Her kandilde yanan hayalleri
Bilinmez kaçıncı bahara kaldı
Ezilen, kırılıp dökülen bir beden
Feri sönen gözleriyle kısık baktı istikbale
Ruhundan karanfiller döküldü şehre
Nicedir şefkat umduğu eller,
Kocası, babası, ağabeyi, kaynatası
Mecnuna tezat, illaki şu asra inat
Şimşekler çaktırdı
Körpecik yüzüne, yüreğine
Ilık bir ikindi sonrası
Havadaki, sudaki ve topraktaki merhamet
Cemreler düşüremedi
Küçülen büyük adamların
Meğerki taş kesilmiş kalplerine…

“Leyla, kâh namuslu kâh sözde namus uğruna, gitti
Ne yazık ki o gün bugün
Kırkikindilerle ağlayan şehre bir daha dönmedi…”

Sedâ…